Köyde Dört Mevsim

 Geçtiğimiz yıl yaz için umutlarım vardı. Sürekli ertelediğim yelken eğitimine başlayacaktım. Denizler beni çağırıyordu. Karşı koyamadığım bir çağrı vardı. Artık denize kıyıdan bakmak değil onun içinde olmak istiyordum. Mart ayında pandemi dünya ile beraber Türkiye'yi etkisi altına aldı. Nisan ayında dedemin durumu giderek kötüleşiyordu. Kanser ve son yıllarda yaşadıkları onu yıpratmıştı. Annem ve babama güç bela seyahat izni alarak onları Erzincan'a yolladık. Mayıs başında dedemi kaybettik. Ablamla beraber İstanbul'da kalmıştık. 8 Haziran günü otobüse binerek yola çıktık. Otobüse binmeden yarım saat önce yelken kursundan arayarak oldukça cazip bir teklif yaptılar fakat büyük bir üzüntüyle bunu geri çevirdim. Köyü pek sevdiğim söylenemez. Beni üç ay kalacağız diyerek ikna ettiler. İstememe sebeblerimden biri köyde yapacak bir şeyin olmaması ve çok köpek olduğu için köpek korkumdan yalnız dışarı çıkamamamdı. 9 Haziran günü otobüs Erzincan otagarına girdi ve köy macerası başlamış oldu.

Yaz

Köyde Almanya'da yaşayan dedemin evinde kalacaktık. 1600 metredeki bir dağ köyünde yazları gündüzleri sıcak oluyor ama güneş kaybolduktan sonra hava oldukça soğuyor. Gece kalın yorganlar ile yatıyorsunuz. İnsan temiz havada fazla uyuyamıyor. Sabah 5, 6'da uyanıp gece saat 10 gibi yatağa gidiyorsunuz. Dağ köyünün avantajı şehir ile bağlantısı az olduğu için hastalığın buraya pek uğramaması. Temmuz başında kuzenim ve eşinin köye gelmesiyle monoton günler biraz değişti. Arabayla alışverişe gitmek, komşu köylere tanıdıklara gitmek zaman geçmesini sağlıyordu. Geçtiğimiz yaz üç gündemimiz vardı. Bahçe tekrar düzenlendi ve kullanılmayan üst bahçe kapısı için bir beton yol yaptık. bunu Haziran sonunda bitirmiştik. Daha sonra evin içinde tamiratlar başladı. Arada dedemden sonra yalnız yaşamaya alışmaya çalışan anneanneme ara ara kalmaya gidiyordum. Temmuz sonundan itibaren eve ek olarak üç odalı bir ardiye yapımına başlandı. bir türlü inşaat işlerinden kurtulamıyorduk. Bu inşaat bir ay kadar sürdü ve bizi hayli bıktırdı. Basit yapı inşası konusunda bayaaaaa bir bilgi sahibi oldum istemeye istemeye. Yaz boyunca bahçe işleri eksik olmadı. Tüm yaz boyunca kısa kısa kareler çekerek doğa manzaralarından oluşan bir kısa film için görüntü topladım fakat daha sonra bundan vazgeçtim. 29 Temmuz'da bir şey oldu. Karşı bahçede denk geldikçe yemek verdiğim hamile köpek iki minik yavru doğurdu. Biri simsiyah diğeri bembeyazdı. Bir ay boyunca anneyi düzenli besledik ve yavruları gözlemledik. Bir ayın sonunda ailemize Ody Karabaş ve Ruby Kocapopo katıldı. Köpek korkusunu bu iki afacanla aşmaya başladım. Eylül ya da Ekim'de İstanbul'a dönmek ve köy macerasını sonlandırmak istiyordum. 18 yaşıma kadar Üsküdar'daki evimizde yaşadım. Daha sonra 4 yıl Çanakkale'de okudum. Okul bitince hiç istemediğim halde 2 ay zorunlu Akçay ikameti sonrası Eylül'de İstanbul'a dönmüştüm. Sürekli oradan oraya gitmekten sıkılmış ve İstanbul'dan ayrılmak istemiyordum. 1 yıl İstanbul'da oturamadan tekrar yer değiştirmek beni çok sıkmıştı. Eylül'de işler hiç beklediğim gibi gitmedi.

Sonbahar

Eylül'de bizimkiler dönmeyeceklerini açık ettiler. Eve yeni yataklar alındı. Oturma odasındaki çekyattan kurtularak bana ayrılan odadaki yatağa terfi ettim. Bulaşık makinesi sayesinde dağdan gelen buz gibi suyla podcast dinleyerek bulaşık yıkama derdinden kurtulmuş oldum. Uzun süredir kitabımı basmaya çalışıyordum fakat yayınevleri kitapla ilgilenmiyorlardı. Sonunda KDY'den kitabı 25 Eylül'de çıkarmayı başardım. Bu sırada son sürat kış hazırlıkları sürüyordu. Yaz sonu başlayan Kayısı kurutma, konserve hazırlama işleri devam ediyordu. Kayısıdan ve elmadan kuruturken soğumaya başladım. Kış için birde yakacak temini gerekiyordu. Doğuda Orman İşletmeleri Meşe ağaçlarının seyreltilmesi için belli bir kotayla kesime izin veriyor. Hem Meşe ağaçlarının daha rahat büyümesi için seyreltme yapılıyor hem de köylünün yakacak ihtiyacı karşılanıyor. Bizde buna yazıldık. 15 günlük ormancılık deneyimimde cv'mde yerini almış oldu böylece.  Ben 8 numaralı bölgede kesim yapan bir deniz tarihçisiyken hemen yanımızdaki 7 numaralı saha kesim yapan Celal amca İzmir'den köye dönüş yapmıştı ve dönmeden önce orada bir balık restoranında aşçıydı. Oldukça dik bir yokuşta motorlu testere ile çalışmak oldukça zorluydu. İstanbul'a dönemeyişimin isyanları artmaya başladı. İstemiyordum ve kabul edileceğimi düşünmüyordum fakat ailemin iteklemesi ile yüksek lisansa başvurdum. Kasım ayında mucizevi şekilde kabul edildim ve İstanbul Üniversitesi'nde yakınçağ tarihi yüksek lisansına başladım. Evde internet olmayışı ilk başta sorundu fakat 50 gb internet paketi alıp telefonun internetini bilgisayara bağlayınca sorun çözüldü. Ody büyüdükçe rengi siyahtan önce griye sonra beyaza döndü. Günler ders, köpekleri gezdirme ve diğer günlük işler ile devam ediyordu. Bu sefer Bahar dönemi yüz yüze olursa dönerim düşüncesi başladı. Aralık başında Cem Devrim Yaylalı devam eden programımız Kırk Ambar Sohbetleri'ne başladık. Yılbaşında güzel bir sofra hazırladık ve Yeni yıla köyde merhaba dedik. 

Kış

Tahmin ettiğiniz gibi olmadı. Online eğitime devam dediler ve köy yaşamının üçüncü mevsimi başladı. Bu kış son yıllarda görmediğim kadar çok kar gördüm. İlk başlarda "Ne güzel kar yağıyor baksana." derken zaman ilerledikçe "Ulan yine mi kar yaa puh!" demeye başladım. Rahat iki ay boyunca hiç toprak görmedik, sadece kar. Bir dişi köpek yavruladı. 11 tane yavrusu oldu. 7 tanesi hayatta kalabildi. Hayatta kalanların bir kısmını hemen köyde köpek isteyenlere dağıttık. Kalan 2 dişi yavru ve anneye birinin bakması gerekiyordu. Onları da sahiplendirene kadar üç ay boyunca kendi köpeklerim dahil 5 köpeği düzenli olarak günde üç kere besledim ve kışı geçirecekleri bir kulübe ayarladık. Köyden peşime takılan diğer köpeklerle beraber bazen toplam 9 köpekle yürüyüşe gidiyordum. isterse kurt sürüsü gelsin, 9 köpek varken etrafımda düşünmesi gereken ben değil kurt olurdu. Bir süre sonra beyaz kar gözlerinizi acıtmaya başlıyor. Doğuda kışın eldivensiz gezmek çok zor elleriniz hemen soğuktan acımaya başlıyor. Ocak sonunda canım ekranlı daktilom hakkın rahmetine kavuştu. Yeni gelen bilgisayarım ile online derslere kendi bilgisayarım ile girmeye başladım. Buna en çok ablam sevindi çünkü ekranlı daktilom çok eski olduğu için kamerası yoktu ve derslere ablamın bilgisayarından girdiğim için onun bilgisayarı gün boyunca bende oluyordu. Kış sonuna doğru bizimkilerde bir tarlaları mı eksek acaba fikri doğmaya başladı. Kışın monotonluğunu bozan olaylar olmadı değil. 2 kez kar yüzünden şehirle bağlantımız kesildi, 1 kez kar yüzünden köy içine giremeyen ambulansa hasta taşıdık. Bunlara ek olarak kısa süreli bir iş bulmuştum. M5 dergisinde 4 aylığına deniz dosyasını yazdım. Tüm kışı köyde 21 kişi geçirdik.

İlkbahar

İlkbaharın gelmesi ile köyün dört mevsimini görmüş oldum. Doğa uyanmaya başladı. her taraf yeşerdi. Çiçeklerin kokusu tatlı rüzgarla insanı büyülüyor. yıllardır yapılsa iyi olur deyip yapmadığımız bir şeyi yaptık 60 dönümlük arazimizin 13 dönümüne nohut ektik. CV'ye bir ekleme daha yaptım ve çiftçiliği ekledim. Bir Ceviz ve meyve bahçesi oluşturmak için 100 fidan alarak diktik. Sadece Üzüm bağı yapmak kaldı. Sanırım onu seneye yapacağız. Derslere ve program çekimlerine son sürat devam ediyorum. Tam hayvan sayımız azaldı derken kedimizin 5 şirin yavrusu oldu. Yaza hazırlık son sürat devam ediyor. Sulama kanallarının temizlenip onarılması işine yardım ettim. Kendi bahçemiz ve yaşlı akrabaların bahçelerini belleyip ekime hazırladık. Son zamanlarda birine uğradığımızda en çok sorduğumuz soru yapılacak bir şey car mı sorusu oldu. Yaşlı nüfusun çok genç nüfusun az olması bazen diğer evlerde yapılacak işler için bir kuyruk oluşmasına neden oluyor.

İkinci Yaz

Köye geleli tam 1 yıl oldu bugün. yüksek lisansın ders dönemi haftaya bitiyor. Bağ bahçe işleri giderek artıyor. Köye gelenlerin sayısı artıyor. Tam 1 seneyi köyde 0 vaka ile atlattık.

Yekün

Bu 1 yılda Kurt, Yaban Domuzu, Yabani Tavşan, Yılan, Kaplumbağa, Keklik, Kartal, Şahin, Atmaca ve Doğan gördüm. Hatta Kargalar Doğan'a saldırarak bahçeye düşürdüler. Henüz Ayı kardeş ve Tilki ile karşılaşmadım. Ayı kardeş ile mümkünse uzaktan uzağa bir selam versek yeter. Köpekler büyüdüler. Yürüyüşte her gün aynı yerde aynı tavşanı kovalayıp yakalayamıyorlar. Bazen yaban domuzlarını önlerine katıp koşuyorlar. Bu 1 yılda bir köy evini çekip çevirmeyi az çok öğrendim. Arının oğul vermesi ve oğulun ağaçta salkım gibi toplanmasını canlı izledim. Harç kardım, bahçe belledim. 1800 metreye çıktım. Eskisine oranla çok daha fazla mesafe yürüyebiliyorum. Bir sürü yeni enteresan insan ile tanıştım. Köpek korkumu yendim. Bir derenin ip gibi azıcık akmasını sonra yağmur ve eriyen karlar ile coşkulu bir şekilde akışı ve tekrar duruluşunu gördüm 4 mevsimde. Şimdi köyden dönmek istiyor muyum sorusuna bir yanım evet diğer yanım amaan boş ver ne olacaksa kendiliğinden olsun diyor. Köye geldiğimden beri daha az endişeleniyorum ve daha sakinim. Neler olacak zaman gösterecek.

Yorumlar

Popüler Yayınlar