Bir Sovyet Deniz Subayının Günlüğü (Bölüm V/Final)

"2 Aralık 1982. Bu defter Sovyet Deniz Albayı Sergei Zateyev'in Potemkin Harekatı'nın günlük notlarıdır. Sabah karargaha çağrıldığımda beni ne beklediğini bilmiyordum. Amiral konuyu uzatmadan açıkladı. Bir denizaltımız New York açıklarındaydı ve yapacağı saldırı için silahları benim götürmem gerekiyordu. Neden giderken almadılar diye sorduğumda ulaşmayı başaramazlarsa silahların kaybını engellemek için dedi. Ben yeni bir tür füze ya da torpido götüreceğimi düşünürken bunun kimyasal silah olduğunu söyledi. Açıkcası bu hiç hoşuma gitmedi ama görevi reddetme hakkım yoktu. Bir şeyler olacağını hissediyorum ve bu şeyler olduğunda tam kalbinde olanlardan biri ben olacağım. İşte bu yüzden evde alıp kullanmaya kıyamadığım defterler yığını arasından birini aldım her şeyi aklıma geldikçe yazmaya karar verdim. Umarım eve tek parça dönebiliriz." 

Büyük bir felaketin gerçekleşmemiş olmasına şahit olmanın şaşkınlığı içindeydiler. Ortamdaki hava bir kısa bir müddet onlara yetecekti. Çanın tekrar ne zaman geleceği belli olmadığı için oksijen tüplerini idareli kullanmalıydılar. Okumaya devam ettiler.

"10 Aralık. Bugün 1917'yi ilk kez gördüm. Havuzdaydı ve henüz denize indirilmemişti. Mürettebatımı kendim seçmeme izin verdiler. Sadece 2. Komutan aynı zamanda politbüro subayı olarak karargah tarafından atandı. Daha önce hiç beraber çalışmadık. Böyle bir görevde tanımadığım birinin bana hem yardım edip hem de denetlecek olması hoşuma gitmiyor. Beni tek rahatlatan 10 yıl beraber çalıştığımız İvan'ın başçarkçım olarak yanımda olmasıydı. Önce seyir seyir subaylığı yaparken sonradan sınavlara girip çarkçı olmuştu. Bana her konuda yardımcı olabilir. Bu küçük denizaltıcığın ufak motorlarını görünce boşuna 5 çarkçı aldığımı, bunları serçe parmağıyla idare edebileceğini söyledi durdu. 

12 Aralık. Mürettebat ilk kez gemiye çıktı. Hala havuzdayken sistemlere bakmalarını istedim. Sistemler oldukça basit, yabancı oldukları bir şey yok. İkinci komutan hükümete sıkı sıkıya bağlı olanlardan. Onu bir bahaneyle karargaha postaladıktan sonra mürettebatı toplayıp konuyu açmaya karar verdim. Beni destekleyeceklerini biliyorum. Onları bu yüzden seçtim.

13 Aralık. Benimle beraberler. Erler ve ikinciye ne olacağını o zaman karar vereceğiz. Biz isimleri lanetle anılmayacak adamlar olmayı seçtik. Birgün bizleri kahraman olarak anacaklar. Filo, denizaltılar, tatbikatlar ve reaktörler... Hepsi ne için? Sonunda anladım. Giden yıllar, parçalanan ailem ve katedilen binlerce milden sonra anladım. İlk başladığımda bu işi birliğe hizmet için yapıyordum. Sonra savaşlar, sınırlar ve düşmanlıkların aslında ne kadar zaman kaybı ve boş şeyler olduğunu farkettim. İstifa edebilirdim ama etmedim. Anladımki denizaltı ait olduğum yer ve mutlu olduğum yerdi. Denizde olmayı seviyordum. Şimdi benden bir şehri yokedecek şeyi taşımamı istiyorlar. Her şeyi sonlandırmak için bundan daha iyi bir fırsat düşünemiyorum.

16 Aralık. Seyrin birinci günü. Gürültü patırtı edilmeden ve bir uğurlama töreni olmadan yola çıktık. Birkaç mil sonra daldık ve haftada bir havayı tazelemek ve bataryaları şarj etmek için çıkıp geri dalacağız. Sanırım seyir boyunca işleri ikinci komutana yıkıp başçarkçıyla birlikte tüm gün kağıt oynayacağız.

24 Aralık. Seyirin sekizinci günü. Astsubaylar yavaş yavaş erleri ikna için çalışıyorlar. Rotayı kontrol için satrale gittiğimde ikinci komutan 'Keşke daha hızlı gidebilseydik ya da daha erken yola çıksaydık.' dedi. Nedenini sorduğumda 'Bugün onların noel arifesi, en beklemedikleri anda onları gebertirdik.' dedi. Bir anda bu ahmakça sözlerine ve bunu gülerek söylemesine sinirlendim. Ona bir insan hiç karşılaşmadığı insanlara karşı nasıl bu kadar kin duyar ve aşağılıkça saldırmayı düşünür diye bağırdım. Bu zamana kadar inandığı şeylere nefretle saldırmıştım. Diğer yandan bu görev için ülkesine bağlılığı nedeniyle seçilmiş yoldaş albayının nasıl böyle düşünebileceğinin şoku içersindeydi. Gözleri doldu. Bağırmak istiyordu ama yapamadı. Santralden kamarama döndüm. Çocukların bana anlattığına göre defterine bir şeyler yazmış. Beni karargaha rapor edecek. Canı cehenneme. 20 güne beni bulursa rapor eder.

5 Ocak. Günü geldi. Bu güne kadar ikinciyle daha az konuşmamız dışında rutinin dışına çıkmadık. Dün gece başçarkçıyla harita üzerinde çıkacağımız yeri kararlaştırdık. Artık buluşma yerine giden rotayı bozabiliriz. Santrale gittim ve rotayı daha kuzeye çevirecek emri verdim. O sırada ikinci vardiyasını bitirmiş uyuyordu. Uyanmasına daha 4 saat vardı. Herkese tabancaları dağıtıldı. Uyandığında bu işin sonu belli olacaktı. Uyanıp santrale geldiğinde nöbeti devraldı. Önce bir şey faketmedi. Sonra gözü cyroya takılınca farketti. Ben o sırada kamarama geçmiştim. Bu rotayı kim bozdu diye bağırdığında gidip benim değiştirdiğimi söyledim. O sırada başçarkçı ve diğer branş subayları geldiler. Makineler stoptaydı. Bir şeyler döndüğünün farkına vardı ama çözemiyordu. Basitçe Kanada'ya doğru gittiğimizi ve diğer denizaltıyla buluşmayacağımızı söyledim. İki seçeneğin var bizimle geleceksin ve tahminem daha iyi bir hayatın olacak ya da tek başına istediğini yaparsın dedim. Bize vatan hainleri ve yargılanacaksınız benzeri bir ton hakaret etti. Onun öfke patlamasıyla defterimi dolduramam. Sonunda iyice çıldırıp üzerime atıldığı sırada tutup onu kıçdaki ambara kapadılar. Ayrılırken onu gemide bırakacaktık. 

11 Ocak gemiden ayrılma zamanı gelmişti. Son kez fikrini sormak için ikinciyi santrale getirttim. Hakaretlerine devam etti. Karargaha mesaj yollamaya kalkınca sinirlenen seyir subayı tabancasının kabzasıyla başına vurdu. Yere yığılan adamı erler ayaklarından sürükleyerek kıç ambara götürdüler. Başından akan kan yerde uzun bir iz bırakmıştı. Satha çıktık. Botlar şişirildi. Yanımıza alabileceğimiz her şeyi aldık. Az sonra valfler açılacak ve 1917'yi batıracağız. Günlüğü 1917'yi bulanlar için burada bırakma kararı aldım. Bizler bu suça ortak olmayı reddeden adamlarız. SON"

Oksijenleri iyice azalmıştı. Bu onları panikletiyordu. 15 dakika sessizce oturdular. Sonra üstlerine bir şeyin çarpar gibi indiğini duydular. Dakikalar sonra birisi onlara seslendi: "Herifleri bir kasa viskiye zor ikna ettik, kusura bakmayın. Hadi sizi yukarı çıkaralım. Patron viskilerimin parasını çıkaracak bir şey getirsinler dedi."

Yorumlar

Popüler Yayınlar