Müze Kuracaklara Alaylı Müzeciden Hayat Kurtaracak Tavsiyeler

İnsanlar bir şeyler biriktirmeyi, koleksiyon yapmayı sever. Birikenlerin eve sığmamaya başlaması ya da biriktirdiklerinizi insanlara göstermek istediğinizde artık bir koleksiyoner değil müze sahibi olmaya adım attınız demektir. Ya da bir kurum geçmişi ile geleceğe ışık tutmak isterse yine bir müzenin doğumuna şahit oluyoruz demektir. Müze bir okuldur bana göre. Bu okulun kurulmasında size iki müzede "personel harici girilmez!" yazan yerde çalışmış bir kardeşiniz olarak yardımcı olacağım. İşin alaylısıyım fakat en iyi mekteplilerden öğrendim yazacaklarımı.

1) Koleksiyon:
Bir müzenin bir teması vardır ve sergileyeceğiniz koleksiyon/koleksiyonlar birbirleri ile bir ortak noktada buluşmalıdır. Böylelikle okulunuzu ziyaret edenler bir tema hakkında bilgilenmiş olurlar. Müzenizde sergileyebileceğinizden daha fazla esere sahip olun. Bunun yararı şudur: 9 ayda bir sergideki eserler ile depodaki eserleri değiştirirsiniz ve müzeyi birden fazla kez ziyaret eden insanlar her seferinde yeni şeyler görür, böylece ziyaretçi sirkülasyonu sağlanır. Burada dikkat etmeniz gereken şey müzenizle özdeşleşen bir eser varsa restorasyon dışında onu sergiden çekmemenizdir. Ayrıca depodaki eserlerle özel günler hızlıca bir sergi açabilir ve böylece o özel günün haftasında ziyaretçi sayınızı arttırabilirsiniz. Bir koleksiyon defteri tutmalısınız. Bu deftere eserin ayırt edici özellikleri, boyutları, geliş hikayesi, bağışsa kimin bağışladığı ve demirbaş numarasını kaydetmelisiniz. Tüm eserlerinize bir kayıt/demirbaş numarası vermelisiniz. Numaralandırma yaparken personelin anlayabileceği basit kodlar kullanabilirsiniz. Ama dediğim gibi basit tutun akılda kalması zor bir şey olmasın. Bir ziyaretçi bir eser hakkında bir konuda size müracat ettiğinde o kodu size söyleyecek.

2) Depo:
Benim müzelerde en sevdiğim yer depodur çünkü aranızda cam olmadan eserler ile haşır neşir olabilir, rahatlıkla kurcalayabilirsiniz. Ayrıca bazı eserler çok hassas ya da çok değerli olduğu için her zaman sergiye çıkmaz. Bu eserleri depoda inceleme şansı vardır. Sizin müzenizde birden fazla depo bulunmalı. Bu işinizi kolaylaştıracak. Depolarda sürekli nem seviyesini takip etmeli ve ısıyı sabit tutmalısınız. Nem ve ısı eserin büyük düşmanlarıdır. Eğer birden fazla deponuz olursa metal, ahşap, kağıt ve tekstil ürünlerini ayrı ayır depolar ve hepsi içşn gerekli nem ve ısıyı ayrı ayrı ayarlayabilirsiniz.

3) Atölyeler:
Eğer imkanınız varsa müzenizde restorasyon atölyeleri kurun. Hem kendi koleksiyonunuzun restorasyon ihtiyacını hem de atölyesi olmayan müze ve koleksiyonlar için restorasyon ihtiyacını karşılamış olursunuz. Metal, ahşap ve kağıt/kumaş olmak üzere 3 atölye kurabilir ya da uygun bir yerde 8 restoratörün çalışması sağlanabilir.

4) Sergi:
Koleksiyon hazırsa artık onun sergilenme zamanı gelmiş demektir. Müze içerisinde farklı salonlarda gruplama yapmanız ve bir gezi güzergahı hazırlamanız gerekiyor. misal Rahmi Koç müzesinde bir gezi güzergahı olmadığı için kaybolmanız çok kolay ve müzenin tamamını gezip gezmediğinize emin olamıyorsunuz. Her eserin altına açıklayıcı bilgi kartları koymalı gerekirse o eserin/objenin nasıl çalıştığına dair bir afiş ya da hikayesi hakkında bilgi veren bir afiş ya da bir belgeselin gösterildiği ekran konabilir. ışıklandırmaya dikkat etmeniz gerek. Hem eserin ömrü için hem de sergideki çekiciliği için bu önemli. 

Müzeler hayal edemeyeceğiniz kadar çok gideri olan yerlerdir. Devam eden 4 başlık size biletler dışında ekstra gelir getirmeye yardımcı olacaktır.

5) Sergi Salonu:
Müzenizde en az bir sergi salonu bulunmalı. Hem geçici sergi açabilir hem de burayı sanatçıların geçici sergileri için kiraya verebilirsiniz. Müzelerde açılan sergiler son dönemde sanatçılar için oldukça ilgi çekici. Müze için iyi bir gelir kaynağıdır.

6) Konferans Salonu:
Sık sık konferans düzenleyen fakat konferans salonları bulunmayan bir çok topluluk var ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki şehirde boş konferans salonu bulmak çok zor bir şey. Müze için iyi bir ziyaretçi kaynağıdır. Ayrıca sergi salonu gibi iyi gelir getirir.

7) Kafeterya:
Müze gezmek yorucu bir iştir. Bazen müze o kadar büyük olur ki bir mola verip oturup bir şeyler yiyip içmek istersiniz. Burada devreye müze kafeteryası girer. Bazen insanlar sadece atmosferinden dolayı müzeye değil kafeteryasına gelirler.

8) Hediyelik eşya reyonu:
Bir yerde hediyelik eşya varsa ve fiyatlar uç değilse insanlar oradan mutlaka bir şey alırlar. Müzenin temasına uygun objeler müzeden ayrılırken alınacak hoş hatıralardır. Dünyadaki bir çok büyük müzenin gezi güzergahı hediyelik eşya reyonunda biter ve çıkmak için oradan geçmeniz gerekir.

9) Personel:
Müzenizde kalabalık bir ekip çalışacak. Bu ekibi yönetmek için bir idari şubeye ihtiyacınız var. İhtiyacınız olan diğer personelse şöyle: Sanat tarihçileri, tarihçiler, iç mimar (inanın çok işinize yarayacak), mütercimler (yurt dışı yazışmalar ve müzeye gelecek yabancı heyet için. Yıl içerisinde onlarca heyet gelir.), danışma, hediyelik eşya ve kafeterya için personel, müstahdem ordusu (müzede en çok ihtiyaç duyulanlar ve çoğu işi yapanlar onlardır.), reyon korumalar (sergi içerisinde güvenliği sağlayıp ziyaretçilere yardımcı olurlar), güvenlik (bina güvenliği ve depoların güvenliğinin sağlanması için), teknik ekip (Müstahdemlerden sonra gelirler. Depolardaki nem dengeliyiciler, aydınlatma, iklimlendirme sistemleri, ofislerdeki cihaz ve bilgisayarların tamiri, restorasyon atölyelerindeki cihazların onarımı gibi işlerde hayat kurtarırlar.), metal, ahşap, kumaş ve kağıt restoratörleri.  

10) Kütüphane:
Müzeniz içerisinde müzenizin temasıyla alakalı kitaplardan oluşan bir kütüphane iki işe yarar. İlki araştırmacılar için büyük kolaylıktır. İkincisi ise müzedeki tarihçi ve sanat tarihçiler ve restoratörler yeni gelen bir eser/obje için yeterli bilgiye sahip değillerse bu kütüphane çok işlerine yarayacaktır.

İşte müzecilikten aklımda kalanlar bunlar. Artık müzeni açmana bir adım daha hazırsın sevgili koleksiyoner.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar