İki Mavi Arasında Çırılçıplak Yoga Yapmak

Bir insan uçakla rahat rahat, en hızlı şekilde, istediği zaman, daha ucuza ve en zahmetsiz yoldan okyanusu aşabilecekken neden teknesiyle okyanusu aşmak ister? Teknede fırtına mevsiminin geçmesini beklemek gerek, bir tekne yüz binlerce dolar, en kötü senaryoda gelecek yardımın binlerce mil uzakta olması, sürekli sallanmak, yiyeceğin ve alanın kısıtlı olması, yolculuğun ayları bulması, yelkenleri ayarlamak için efor sarfetmek ve çok az uyuyup tüm gün sakınılacak gemileri, buz dağlarını, resifleri ve kayalıkları gözleyerek dümen tutmak... İşte bunları yapmak istemek, cesaret etmek ve bir  sevda olarak görmek insanın kanına karışınca onu esir eden deniz denen zehrin etkileridir.

Okyanusu tek başına ve yelkenle geçmek bugünün teknolojisi ile bile zor ve korkutucu geliyor ama sadece göksel seyir ile bunu başaran binlerce kişi var. Thor Heyerdahl 1947 yılında Balsa ağacı kütüklerinden yaptığı Kon-Tiki isimli salla 6 arkadaşı ile birlikte 101 günde Peru'dan Polinezyalara gittiler. Sadun Boro eşi Oda Boro ile 1965'de tekneleri Kısmet ile 1968'de dönecekleri dünya turuna çıktılar ve dünya turu atan ilk Türk oldu. Teknede tuvalet dahi yoktu. Teknenin ismini özellikle Kısmet seçilmişti. O yıllarda Brodway'de "Kismet" isimli bir müzikal sahneleniyordu ve tüm dünyada ilgi görmüştü. Bu kelime bilindiğinden telsiz muhaberesinde rahat anlaşılacağını düşünüyorlardı. Bernard Moitessier bu adamlar arasında en enteresanıdır. Sayısız rekora sahip olan bu Fransız denizci Viyetnam'da doğdu, bir Çinli dadı tarafından büyütüldü. Uzun süre Çin'e yelkenli bir tekne ile yük taşıdı. Arada kaçakçılık yaptığını da itiraf etmekte. Bir süre sonra Fransa'ya yerleşti. Evlendi, eşiyle Hint Okyanusu ve Pasifik'te sayısız seyir yaptı. En çok foklar ve penguenleri izlemeyi seviyorlardı. Boro çiftinin turunu tamamladığı yıl Sunday Times gazetesi Golden Globe isminde bir solo dünya turu yarışması başlattı. 9 arkadaşıyla yarışmaya katıldılar. Moitessier turunu tamamladı ve birinci olmak için başlangıç noktası İngiltere'ye giderken bundan vazgeçerek doğuya devam edip Ümit Burnu'nu tekrar geçerek Tahiti'ye arkadaşlarının yanına gitti ve hiç karaya ayak basmadan 1 buçuk dünya turu atarak rekor kırdı. 37.455 deniz mili bir yolculuk. Altın küre, 5000 sterlin ödül, Fransa'nın kendisine vermeye hazırlandığı madalya ve Fransız donanmasının kendini karşılamaya gelişini elinin tersiyle itti. Rekorlar onun için saçmalıktı. Onu bunu yapmaktan alıkoyacak şey karısı, çocukları ve annesinin ondan uzun süre haber alamamış olmaları ve onların üzülmeleriydi ama onu anlayacaklarını düşündü. Heyerdahl'ın eşi onu 101 günlük yolculuk sonrası boşamıştı ama Moitessier'in eşi onu anlamış ve destekliyordu. Güneşli olan her gün teknesinde arkadaşından aldığı bir kitabı okuduktan sonra yapmaya başladığı yogasını yapıyordu. İnsanlardan uzaklaştıkça ve sıcak yerlere gidildikce çoğu denizcinin yaptığı şeyi yapıyordu: teknede çırılçıplak dolaşmak. Yıllar önce kürek çekerek okyanusu geçen birinin ropörtajını okumuştum. Şortunu sadece yerleşim yerlerine yaklaştığında giydiğini söylemişti. Havanın kötü olduğu günler kahve içiyor, sigarasını sarıyor ve kitap okuyordu. Ek olarak bu yolculuğu anlattığı "Uzun yol: Gökler ve denizler arasında" için ses kaydı alıyordu. Düşünmek için bolca zaman. Arada yelkenleri toplamak ya da camadana vurmak, kuşlarla sohpet etmek ve onlara peynir atmak günlük rutinleri arasındaydı.

Baştaki soruya dönecek olursak bu adamlar bunu belli başlı şeyler için yaptılar. İlk başta denizin onları çağırması vardı. Diğer bir neden maceraya çıkmak. Böyle bir yolculuk insanın kendine bir meydan okuması ve kendini sınamasıdır. Moitessier aynı zamanda bir düşünürdü ve o yolculuğa şehir yaşamının insana dayattıkları ve kısıtlamalarından kaçmak için katıldı. Böyle bir yolculuk yanlızlık demektir. Şehirde kendi alanınıza ne kadar kapanırsanız kapanın yine çevrenizde insanlar vardır ama okyanusta gerçek yanlızlıkla tanışırsınız. Altınızda 5000 metre derinlik, üzerinizde sonsuz gökyüzü ve yıldızlar. Okumak, yazmak ve odaklanmak için müthiş bir ortam. Minimalist yaşamın en zevkli hali. Balıklar ve kuşlar yoldaşınız oluyor. Sadece tekneye vuran suyun sesi ile havuzlukta çırılçıplak bağdaş kurup meditasyon yaptığınızı düşünün. Gözünüzü kapadığınızda hiçbir şey düşünmeden sadece içinizi ısıtan güneşin verdiği huzur ve mutluluğu şehrin ortasında ne verebilir? Bazen sadece yolda olmak iyidir. Bir varılacak liman belirlemek sadece bahanedir. Asıl olan teknenle bütünleşip rüzgarı hissetmektir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar