Birinci Dünya Savaşı'nda Denizaltıcı Olmak

Denizaltılar 19. yüzyılın merak uyandıran, güvenilir olmayan ve önemi tam anlaşılamamış oyuncaklarıydı. Bir bilimkurgu öğesinin vücuda gelmesiydi. Ülkeler donanmaları için "Düşmanımız edindiyse bir tanede biz edinmeliyiz." mantığıyla siparişler veriyordu. Her ülkede farklı özelliklerde denizaltılar vardı. İçten yanmalı motorların tüm modellerinin denendiği denizaltıları görebilirdiniz. Motor üreticileri "bu şey sıvı ve yanabiliyor. Öyleyse bunun motorunu yapmalıyız." diyerek onlarca farklı yakıtla çalışabilen motor üretmişlerdi. Tabii hiçbiri benzin kadar başarılı olamadı. 20. yüzyıla geldiğimizde ise yapılan denemeler ve ihtiyaçlar sonucunda ortaya belli standartlar çıkmaya başladı. Denizaltı denen şey şekil olarak tam halini almaya başlamıştı. Almanya bu gemileri sevmişti ve filoda yer almasını istiyordu. Köklü denizci İngiltere ise bu oyuncağa temkinli yaklaşıyordu. İngiliz gemileri Almanlar tarafından avlanmaya başlayınca denizaltılar kendilerini ispatlamayı başardılar. 
Birinci Dünya Savaşı denizaltıları çok uzun olmayan, hafif gemilerdi. Kendisi su üzerine çıkmadıkça kolay kolay tespit edilemiyorlardı ve batırmanın tek yolu yüzeydeyken vurmak ya da dalmadan önce çiğneyerek su basmasını sağlamaktı. 
Bu denizaltılar günümüz denizaltılarından daha az mürettebata ihtiyaç duyuyorlardı. Bunun ilk nedeni oldukça küçüklerdi. İkinci nedeni ise bugünki kadar cihaz olmadığı için ihtiyaç yoktu.
Seyir, makine, torpido dairesi ve top için mürettebata ihtiyaç vardı. Hemen hemen sistemlerin hepsi mekanikti. İçerisi vana ve flanşlar ile doluydu.
Nerede olduklarını anlamak için haritaları ve perikopu kullanıyorlardı. Bugünkü kadar ayrıntılı su altı haritaları yoktu. Yüzeye çıkamadıkları durumlarda derinlik yeterliyse dibe oturup tehlikenin geçmesini ya da sabah olmasını bekliyorlardı. Gövde tam sızdırmaz değildi. Buyüzden içerisi oldukça nemliydi. Yemekler ispirto ocaklarının üzerinde pişiriliyordu. Yıkanma imkanları yoktu. Sık sık ikmal yapmak zorundaydılar. 
Bu denizaltılarda torpidolar yönlendirilemiyorlardı. Hedefe denizaltının burnu çevrilmeliydi ve bu çok zor bir işlemdi. Bazen saldırmak saatler sürüyordu.
Torpido kısıtlı olduğundan güverte topu daha çok tercih ediliyordu. Yük gemileri silahsız olduğundan yüzeye çıkılarak durduruluyor ve geminin su hattının altına ateş edilerek batması sağlanıyordu.
Zor bir iş olan denizaltıcılığın en zor kısmını bu denizaltıcılar yaşadılar. Diğer yandan onların başarıları sayesinde denizaltıcılık günümüze ulaştı ve denizaltı bir oyuncak değil bir avcı olarak donanmalarda yerini aldı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar