Gemilerini Vermeyen Ülke: Türkiye (Güncellendi)

Artık söyleye söyleye ezberledik. Genç yaşlı bunu bilmeyen yok. Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar yenilince bizde yenilmiş sayıldık. Yersen. Sanki 9 cephenin 8'ini biz kaybetmedik. Her neyse konumuz bu değil. İtilaf Devletleri madem savaşı kazandık biraz daha kazanalım dediler, mağlup devletlerle yaptıkları antlaşmalarda tazminatı kopardıkları gibi el koyabildikleri çoğu şeye el koydular. Bunlara donanmalarda dahil. İngiliz üsleri Alman gemi ve denizaltılarıyla dolmuştu. Bunların bir kısmı sökülüp paraya çevrildi bir kısmının teknolojileri incelendi. İngiltere'ye götürülemeyenlerin pusulaları, dürbünleri, çanları, dümenleri kısaca sökülebilen her şeyleri yağmalandı. İngiliz amiraller Almanya'daki subayları arayarak gemilerdeki kronometreleri kendileri için istiyorlardı. İngiltere'ye doğru romörkör eşliğinde yola çıkan denizaltılardan birisi de Çanakkale Savaşı sırasında Triumph ve Majestic gemilerini batıran Otto Hersing komutasındaki U-21'di. Denizaltı yolculuk sırasında bir fırtınaya yakalandı ve açık kaportadan içeri dolan sularla batmaya başladı. Kahraman denizaltısının batışını Hersing Çanakkale Denizaltı Savaşı kitabında şöyle anlatıyor:
 Gelelim Osmanlı donanmasına. Savaştan sonra gemilerin büyük kısmı Haliç içerisinde bir kısmı ise Gölcük açıklarında kaderlerine terkedilmişlerdi. Çanakkale Boğazı'nda Fransızlardan ele geçirilen Müstecip Onbaşı denizaltısı Fransızların İngilizler ile İstanbul'u işgal etmesiyle eski sahiplerine döndü. Sevr Antlaşması gereğince birlikler terhis ediliyor ve silahlara el konuluyordu. Tarihçilerin pek bahsetmediği bir madde daha vardı: Donanmanın teslim edilmesi. Eğer Büyük Millet Meclisi Sevr Antlaşmasını kabul etseydi cumhuriyet donanmasında ne Yavuz ne Hamidiye ne Mecidiye ne de Nusret kalacaktı. Kitaplarda Yavuz'u önünde HMS yazan İngilizce bir isimle görecektik. İngilizler bu gemiyi mutlaka değerlendireceklerdi. Çanakkale Savaşı sonrası tekrar Gelibolu'ya gelen İngilizler topların ağızlarına dinamit koyup patlatmışlardı. Kim bilir belki imtikam için Nusret'i bir mayınlı sahaya süreceklerdi. Hamidiye'ye gelirsek onu Yunan donanması Averof için yüzer hedef olarak kullanacaktı belkide. Sonuç olarak Sevr Antlaşmasının reddi genç cumhuriyet donanmasının temelini oluşturmuştur. Tek başına Yavuz'un varlığı Yunanistan'ın Ege'de ve Sovyetler'in Karadeniz'de donanma programlarını yeniden yapılandırmasına yol açmış ve daima teyakkuzda olmalarına neden olmuştur.  Daha önceden planlanan donanma programları yeniden gözden geçirilmek zorunda kalmış ve yeni siparişler verilmiştir. İlerleyen zamanda Yavuz'a refakat etmesi için sipariş edilen muhripler Akdeniz siyasetini şekillendirmiş, saldırgan İtalya'yı dizginlemiştir. Tersane sahipleri Türkiye'den aldıkları siparişler sonrasında hükümete Türkiye ile aranın bozulması durumunda tersanelerin alacaklarını tahsil edemeyeceği konusunda uyarılarda bulunuyordu. Tersane sahiplerinin arasında hükümet üyelerinin bulunması uyarının dikkate alınmasını sağladı. İtalya gemiler teslim edilene kadar korsan denizaltı faaliyetlerine ve saldırgan tutumuna ara vermek zorunda kaldı. Teslimatlardan sonra ise Akdeniz'deki İtalyan donanmasının karşısında artık bir rakip vardı ve bu rahat hareket etmelerini kısıtlıyordu. 1936 Malta ziyareti sancak göstermek açısından etkili olmuştur. Bu ziyarete neredeyse Türk donanmasının tamamı katılmıştı. Dönüşte filo Yunanistan'ı ziyaret etmişti ve Türk Yunan ilişkilerinde normalleşmenin sağlanmasında etkili oldu. Bir antlaşmanın reddi üç denizde yedi donanmayı etkilemiştir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar