Birkaç Şey Üzerine Başka Bir Yazı Daha

- Yazar kime denir? TDK sözlüğündeki anlamlarına bakalım:
1) Bilim, edebiyat, sanat alanlarında kitap yazan veya kitap hazırlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, kalem erbabı, müellif.
2) Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, kalem erbabı, muharrir.
3) Yazma özelliği olan.
Görüldüğü üzere kesin bir sınır yok. Kitap yazan kişi içinde kullanılıyor, her hangi bir şey karalayan içinde. Peki bir insan ne zaman yazar unvanını hak eder? Asıl cevabını merak ettiğim konu bu. Bir eser ortaya koyunca mı, yoksa birisi ondan bahsederken isminin önüne yazar sıfatını ekleyince mi? Her metinin eser değeri taşımadığı ortada. 130 sayfa boyunca saçmalayabilir bir insan. Bu insana yazar diyebilir miyiz? Yayımladıkları eserler konusunda oldukça titiz olan 4 yerde, önemli kişilerle aynı sayılarda yazmış olmama rağmen hala bu unvanı kullanıp kullanamayacağım konusunda çekincelerim var.

- Hesabımı ilk açtığımda emekli bir subay sanılıyordum. Sonra muvazzaf subay sanılmaya başlandım. Bu durum artık kendim hakkında bilgi vermem gerektiğini düşünüp ilk ben kimim floodunu yapana kadar sürdü. O flood üzerinden oldukça zaman geçti, tekrar "subay mısın?" soruları almaya başlayınca ikincisini yapmıştım. Kendimi ifşa ettiğimde büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olacak ki pek çok kişi takibi bıraktı. Yazdıklarımın ve üslubumun yaşlı biri sanılmamda etkisi olduğunu düşünüyorum. Dmden kısa film projesi için yardım isteyenler oldu, harp okuluna hazırlandıklarından tüyo isteyenler oldu, yüksek lisans ve bitirme tezleri için yardım isteyenler oldu. Bir kısmına elimden geldiğince yardım ettim. Ama beni aşan konularda bilmiyorum / benim bu konu hakkında bilgim yok / bu benim seviyemin çok üstünde demeyi bildim. Lisans öğrencisiyim, 19 yaşındayım, diğer yarışmacılara başarılar dilerim. 

- K-19 denizaltısı suya indirilirken pruvasına vaftiz annesi tarafından Şampanya şişesi fırlatıldı fakat şişe kırılmadı ve geri sekti. Şişenin kırılmaması uğursuzluktur. Mürettebat lanetlenmişti. Peki bunun bilimsel bir açıklaması yok mu? Elbette var. Modern denizaltılar boyanırken üzerine 5 kat boya uygulanır. 5. kat boya kauçuk bazlıdır. Bu gövdenin pürüzsüz olması için yapılır. Sessiz seyir için pürüzsüz bir gövdeye ihtiyaç var. Denizaltıya yakından bakarsanız güvertede sert çeliğin değil yumuşak bir katmanın üzerindeymişsiniz, bastırsanız parmağınızın izi çıkacak gibi görünür. İşte bu kauçuk bazlı katman sebebiyle atılan şişe kırılmamış geri sekmiştir. Boyası nedeniyle gemi "Yüzen Hiroşima" ve "Dul Bırakan" lakaplarını aldı.

- Denizaltı personeli diğer gemilerdekinin aksine spor imkanından yoksundur ve uzun süre oturarak çalışırlar. Bu da kilo almalarına sebep olur. Denizaltıların giriş-çıkış kapıları olan kaportalar yaklaşık 60 cm çapında olduğu için girip çıkmak biraz zordur. Eğer kilo alırsanız bu iyice zorlaşır. Bu yüzden personelin kilosu takip edilir ve yemek yenilen kısımda bir tabloya yazılır. Tablonun asılı olduğu panoda büyük harflerle "Şişmanlık, pişmalıktır." yazar.

- Bu paragrafa bir notla başlamak istiyorum. Bu yazıya başladığımda 4. paragrafı yazdıktan sonra mola verdim. Bu paragrafın konusu belliydi. Sonra dolu yağmaya başladı ve yazıya 3 saat kadar ara verdim. Alt kattaki su basan dairedeki suyu tahliyeye indim. Pimaşlar parçalandı. Çatıda 100'e yakın kiremit değişmesi gerek. (Tarih 27.07.2017) Ana konuya geçiyorum. Arabalarına hasta adamlar vardır. Deli gibi sürekli yıkar, yağını suyunu kontrol eder, üzerine titrer, en büyük hobileri sanayide vakit geçirmektir. Arabaları her şeyidir. Arabanın tüm bakımlarını kendisi yapan, evde araba için üç sandık tamir malzemesi ve yedek parça bulunduran adamlar gördüm. Karşı binaya yeni taşındığını düşündüğüm bir adamı ne zaman görsem elinde bez arabasını siliyor. Sanırım ben Çanakkale'deyken taşındılar. Bu artık araba sevdası değil bir takıntı. Sağlıklı bir şey değil bu. Herif arabayı öyle bir parlatmış ki kaputtu ayna niyetine kullanır tıraş olursun. Kuzenim işte olduğu için arabasında bir hasar var mı diye kontrole indim. Arka camın patlaması ve tavanında bir iki göçük dışında ciddi bir şeyi yoktu. Kafamı bir çevirdim adamın arabasını gördüm. Onunda arka cam gitmiş. Ama kaporta komple golf topu yüzeyi gibi. Mars yüzeyine dönmüş krater dolu. Dedim aha adam şimdi havar komşular diye bağırıp   sokağa inecek. Hiç ortada gözükmedi. Galiba evde bayıldı adam.

- Sinirleniyorum. Her şeyle dalga geçip prim kasıp eğleniyorlar. Ama başlarına bir şey geldiğinde herkesten çok yine bunlar ortalığı ayağa kaldırıyor. Birde arkalarına sağlam bir ekip alıp hep birlikte ağlıyorlar. Ne oldu dalga geçiyordunuz? Bu adamlara tüm küfürler müstehak. Bu paragrafa onlarca küfürü yazıp sildim. İnsanın biraz omurgası olmalı.

Evet sevgili okur bu yazının ve bu serinin sonuna geldik. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar